Vergilendirmeye İlişkin Temel Kavramlar |
VERGİ
MÜKKELLEFİYETİ: Vergi mükellefi yada yükümlüsü, vergi kanunlarına göre
kendisine vergi borcu düşen gerçek veya tüzel kişi olarak tamınlanmaktadır.
VERGİ
SORUMLULUĞU: verginin ödenmesi bakımından alacaklı vergi dairesi ile muhatap
olan kişidir vergi sorumlusu vergi kanunlarına göre kendisi mükellef sayılmayıp
vergi mükellefi adını vergiyi ödemek ve vergiye ilişkin değer şekil ödevleri
yerine getirmek zorunda olan kişidir
Vergi
sorumlusunun en tipik örneğini ücrelilere ilişkin gelir vergisi uygulamasında
görüyoruz.işverenler yanlarında çalıştırdıkları kişilere hizmet karşılığı
ödedikleri gelir vergisini kesip vergi dairesine onlar adını yatırmak
zorundadır. Bu durumda ücretliker vergi mükellefi sayılırken işverenler vergi
sorumlusu sayılmaktadır.
VERGİDE
İSTİSNA VE MUAFİYET
-İstisna verginin konusunda muafiyet ise mükellefiyette kısıtlamayı ifade eder.
-istisnaya örnek olarak katma değer vergisinden ihracat istisnasını
gösterebiliriz
-muafiyete örnek olarak gelir vergisi kanunda yer alan esnaf muaflığı, küçük
çiftçi muaflığı, ve diplomat muaflığını göstermek mümkündür.
Advolerm
matrah: Vergi konusunun ekonomik değeri alınıyorsa satış fiyatı vs advolerm
matrah sözkonusudur.
Spessifik
Matrah : Verginin konusu uzunluk, ağırlık, yüzölçümü, adet vb olarak alınıyorsa
spesifik matrah sözkonusudur.
Vergi
Matrahının Tespitini ilişkin Usuller
a)
İdari Takdir Usulü : doğrudan doğruya takdir usulü olarakta nitelendirilen bu
usulün esası vergi idaresinin, her bir vergi yükümlüsüne ilişkin vergi borcunu
ayrı ayrı tespit etmesidir. Son derece subjektif bir uygulama, esasına dayanan
ve yükümlülerin aleyhine olarak matrahın çok yüksek belirlenmesi tehlikesini
taşıyan bu usul günümüzde bazı istisnai hallerde uygulanmaktadır.
b)
Karine ve Dış Belirtiler Usulü. Bu usül doğrudan takdir usulünden biraz daha
objekleştirilmiş bir şekildir. Bu usulde mükelleflerin gelir ve servetlerine
karine teşkil eden bir takım dış belirtilerden yada göstergelerden hareketle
vergi borcunun tespitine çalışır.
c)
Götürü Usul : Bu usulde vergi idaresi yükümlüleri münferit olarak değil belli
gruplar itibarı ile ele alarak matrahlarını tespit etmektedir. Yükümlüler
belirli kıstaslara göre sınıflandırılmakta ve her sınıf için ortak bir vergi
matrahı tespit edilmektedir.
d)
Beyan Usülü : Beyan usulünün esas vergi matrahıın yükümlülerine veya vergi
sorumluları tarafından vergi kanunlarında öngörülen ilkelere uygun olarak
belirlenip beyanname adı verilen bir belge ile vergi idaresien bildirilmesidir.
Bu usulde vergi idaresinin görevi beyan edilen matrahların doğruluğunu kontrol
etmektir.
Vergi
Tarhı : Vergi tarhı kısaca vergi borcunun hesaplanması işlemidir. Vergi usul
kanunuda verginin tarhı vergi alacağının kanunlarda gösterilen matrah ve
nispetler üzerinden vergi idaresi tarafından hesaplanarak bu alacağı miktar
itibarıyla tespit eden idari işlemlerdir. Biçiminde tanımlamıştır.
Vergi
tarifesi : konusu ve matarahı belli olan bir verginin miktarını belirleyebilmek
için vergi tarifesi denilen unsurun bilinmesi gerekir. devlet açısından bir
alacak, yükümlüler bakımından ise bir borç oluşturan verginin tutarının
hesaplanabilmesi için ancak vergi tarifesi ile olur.
Verginin
Tebliği : Vergiyi tarh eden, yani hesaplayan taraf vergi dairesi olduğuna göre,
bu işlemden karşı tarafın yani yükümlülerin yada sorumluların haberdar edilmesi
gerekir. iste vergi dairesinin vergilendirmeyi ilgilendiren ve hüküm ifade eden
hususları yükümlülere yada sorumlulara bildirmesine tebliğ denilmektedir.
Verginin
Tahakkuku: Tarh ve tebliğ edilen verginin ödenecek safyahay gelmesidir.
Verginin tarh edilerek yükümlüye tebliğ edilmesiyle artık yükümlü vergi borcu
hakkında bilgi edinmiş olur.
VERGİNİN
TAHSİLİ:
a)
İltizam Usulü: Bu usulde vergilerin kanunlara uygun olarak tahsili için
devlet tarafından bir bedel karşılığında mültezim adı verilen ve nevi mütehait
fonksiyonu gören bir kişiye veriliyordu. Vergi toplama işinin mültezime
verilişi açık arttırma ile gerçekleştirilirdi. Buna göre vergi toplama hakkı
karşılığında devlete en yüksek bedeli ödemeyi tahhüt eden kişi bu hakkı elde
ederdi. Mültezimin tapladığı vergi ile ödediği bedel arasındaki fark kendi
karını vveya zararını teşkil ederdi.
b)
İhale Usulü : vergi toplama hakkı, toplanacak vergi hasılatından en düşük payı
taahüt edene verilir. Bu usul bügünkü devlet ihale sisteminde açık eksiltme
usulüne benzetilebilir.
c)
Halk Temsilcileri İle Tahsil Usulü : vergi idaresinin yeterli düzeyde
gelişmediği dönemlerde uyğulanmış olun bu usulde vergiler, halkın arasında bu
amaçla seçilmiş kişiler vasıtasıyla toplanıyordu
d)
Emanet Usülü: vergilerin devlet adına onun görevlendirdiği kişiler vasıtayısla
tahsil edilmesidir. Şu anda Türkiyede uygulanan sistem budur.
e)
Pul Veya Bondrol Yapıştırmak Yahut Değerli Kağıtlar Kullanmak Suretiyle
Verginin Ödenmesi
Hiç yorum yok: